DİĞER
"Aslında neo-liberal ekonomi tam bir öznellik ekonomisidir ama öznellik burada makinenin tam bir parçası olmak anlamındadır, artık özne-nesne, insan-makine, canlı-cansız ayrımının kalmadığı, makine için var olan bir öznelliktir."
K24'te Ekim ayının son vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
“Âdem’in şiir tutkusu McEwan’ın bu güzel romanındaki en hoş dokunuşlardan biri. Tıpkı bir makinenin şiir yazıp yazamayacağı gibi, yapay zekâyla ilgili kurmacalarda sürekli karşımıza çıkan makinelerin âşık olup olamayacağı da yeni bir mesele değil. Ama Benim Gibi Makineler şiir, aşk ve insan doğasının nasıl iç içe geçebileceğini açık ve net bir şekilde gösterme konusunda öne çıkıyor.”
"Japonya izlenimlerinin çevresi hep bir Zen dumanıyla çevrili. Tiyatro, çay sanatı, resim, yazı, bahçe süslemeciliği, çömlekçilik ve hatta savaş sanatları gibi alanların kavranışına hep Zen eşlik eder. Boşluk, merkezsizlik, hiçlik gibi kavramlar; ruh ve beden bütünlüğü gibi düşünceler... Giderek 'Japonya eşittir Zen' gibi bir izlenime kapılmak kaçınılmaz olur. Aksine, Zen Japon toplumunda oldukça marjinal bir yer tutuyor."
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
“Ian McEwan, Benim Gibi Makineler’de alternatif bir tarih yaratıp bilgisayar kodculuğunun (kültürel/ruhsal kod kırıcılıklar da var) mucidi diyebileceğimiz matematikçi Alan Turing’i yaklaşık otuz yıl kadar fazla, 1982’ye kadar yaşattı, böylelikle de türünün ender bir örneği olarak, geçmişte geçen bir bilimkurgu romanını yazmış oldu: Kodlama dâhisi Turing yaşasaydı, yapay zekâ çok daha hızlı ilerlemeyecek miydi, henüz günümüze nasip olmamış şu Westworld’dekilere benzer robotlar çok daha erken bir tarihte üretilmeyecek miydi?”
© Tüm hakları saklıdır.